Şiir
~ Aslında bir konu var ~
Aslında bir konu var
Neden konuşamayız? Neden hep suskunsun?
Ben güzelim kadınlar berbat
Neden buna gülmezsin? Neden hep mutsuzsun?
Sorular sorunca dersin ki ;
“Neden çocuksun? Neden büyümezsin?”
Elimde cevabım yok..
Olsa ne fayda, yüzün bana dönmez ki..
Ağzımda hep tadı var
Üzüm gibi paslı bitince gitmez
Hem yarası hem dikeni var
Batırır beni de yaralar
Acıtır sabahlarımı
Birileri var, birileri var, birileri yine sarhoş!
Birileri yaz, birileri kış, birileri önce!
Birileri bize apaçık, birileri pişman!
Birileri bize çok acı, birileri çok acı!
Birileri bize çok acı getirdiler!
Birileri farkında, birileri fark etmedi!
Birileri sağ, birileri sol, birileri fark etmedi!
O da bunu görmedi, bu da sana hiç yetmedi!
Üçgen gezegenleri, meşru cinayetleri
Yine onu vurdular, yine ona bam!
Yine geri sar – yine sarhoş, yine benden uzak kalmış!
Beni terk etmedi!
Beni bırakıp gitmedi!
Bir yanı tura, bir yanı yazı, bir yanı da bana kalmış!
Yine ona ne güzel seslendiler
Yine gözü apaçık, gözleri apaçık!
Birileri bize çok acı çektirdiler!
~ Mutsuz Punk ~
Kırmızı bir at çizerdim
Kırmızı bir at
Bak bu da kafası
“Nereden geldim nereye giderdim”
Bu da düşünen kafanın bana sorusu
“Sür beni sarp kayalıklara oradan aşağısı başka yerin konusu”
“Ah” dedi “senin durumun fena”
“Ah” dedi “kalbinde bu neyin acısı?”
Dayanamaz kalbimin içinden çıkardım
Utanmadan dünyaya tepeden bakardım
Kimse beni bilmez
Bilmez beni bilmez
Bilmez beni kimse
Ben hep saklandım ..
Yanmalısın sönmelisin ruhları incitmeli
İnanırken yalanlara delirmiş olmalısın
Bakmalısın görmelisin acıyan yerler neresi ..
Varmak için heplere önce hiçi göze almalısın
Ah o kızgın bakışın
Bir de üzgün bakışın
Yüzlere gülüşün
Ve anidir düşüşün
Üzülmeye gelmez giderdim
Aramaya ruhumun parçalarını
Üzerime bir bir dikerdim
Beni nasıl isterdin?
Tek parça.
Yoksun nedenin yoksa!
Kime güler yüzün?
Kime ağlarsın?
Çek bir sandalye çek ve otur
Mumlar var mumları yak
Anlatacaklarım uzun uzundur yollar ve
Her ne yöne gidersen git Beter gibi sonsuz ama
Yoksun nedenin yoksa!
Yokum ..
Nedenim yok benim ..
Kime güler yüzüm?..
Kime ağlarım?..
Duruyorsan.. ne duruyorsun?
Yarına kalsam.. ne umuyorsun?
Bir sandalye çek ve otur
Mumlar var mumları yak
Anlatacaklarım uzun uzundur yollar ve
Her ne yöne gidersen git Beter gibi sonsuz ama
Yoksun nedenin yoksa!
Ağlarla kaplı hiç bilemezsin!
Her yanım her sözüm her savaşım her yönüm!
Öyle zor öyle zor
Öyle zor geliyor ki!
Her yeni gün!
~ Konuşmak 1 / Yapmak 0 ~
Bazen keserdim biçerdim yakardım giderdim
Belli ki sorun bu
Hem de yanardım dönerdim Gün olurdu sönerdim
Sabit kalsam olur mu?
Zaten yıprandım yırtardım gerekirse bağlardım
Ama hep geç olurdu
Şimdi duruldum Sana inanır dururdum
Bir de seni başıma taç yapardım
Ben seni dinlemedim
Sen beni anlamadın
Cevapsız soruların
Boynumda kolların
Al senin olsun!
Sen beni yenemedin
Çünkü ben senle oynamadım
Kurnaz oyunların
Çıkmaz bu yolların
Al senin olsun!
Çünkü güzeldin üzerdin Etrafta dönerdin
Ama gitmen kolaydı ..
Düşününce geçerdim Bir oh çekerdim
Nasılsa tek kişilik bir oyun bu
Zaten yıprandım yırtardım gerekirse bağlardım
Ama hep geç olurdu
Sonra yorardım sorardım Sorun ne?
Benim de aklım var dolanan peşinde!
Sen beni dinlemedim
Ben seni anlamadın
Cevapsız soruların
Boynumda kolların
Al senin olsun!
Sen beni yenemedin
Çünkü ben senle oynamadım ..
Kurnaz oyunların Çıkmaz bu yolların
Al senin olsun!
Dersin bugün her gün aynı
Dersin bugün her gün aynı
Dersin bugün her gün yarın..
~ Aptal ~
Gene hüzün var içimde..
Gene yüzün hiç bakmıyor..
Yine gözünde hiç ışık yok..
Yine bulutlar hiç gitmiyor..
Gene yüzün var içimde, gene yüzün..
Kalbinin atışları.. Gene yüzün..
Hiç gitmiyor..
İnsanlar birazcık vefasız
Biraz da unutkan
Ve aptal..
~ Bırak bu Rock’n Roll’u ~
Bak bunlar da vardı, vardı ve bitiyor..
Bunlar kalanlar arta..
Bu da bize niye yetiyor?
Gecesi soğuk, yeri çorak
Bir arada toplanmış
Gerçeğin olmadığı, hayallerimiz eriyor..
Burada değil bir yerde..
Ve bilmiyoruz ne nerde
O da sana ait değil, yaşantımız sürüyor..
Bırak bu Rock’n Roll’u!
Geceleri ve kızları
Al henüz güzel olanları
Bırakıp yalanları..
Bırak bu Rock’n Roll’u!
Geceleri ve kızları
Hırslandırıp kandırıp
Bırakıp kalanları
Kalanlarla..
O kalanın hiç hali yok
Gitmeye meyil ediyor..
Konumuz hep diğerleri
Ne sen ne de ben değiliz..
Yok bunlar, yok şunlar
Ne yapmış sana onlar?
Yüzün hep burukmuş
Sararıp solmuş
Nereden vurulmuş
Yenilip yutulmuşsun..!
Ne seni var ediyor?..
~ Nolur Nolur Nolur ~
Bir adım atsan bana doğru
Görüversen sonra beni
Ne hali varsa yalnızlığın
O da bunu görse bari!
Bir kere olsun nolur nolur
Göz göze gelsek senle sonra
Dursa bir anda tüm yalanlar
Unutsak neymiş dünya hali!
Esas söylediğim..
Bak ben zır deliyim!
Ya benimsin ya da ölüsün!
Budur tek söylediğim
Nolur nolur nolur..!
Bu suç belki af bulur!
Nolur nolur nolur..!
Kendini bana ver!
Gözden çıkardım yari
Yalnız ölmesem bari!
Nolur nolur nolur..!
Kendini bana ver!
~ Kuzgun ~
Sularda yüzerken insanlar öldü!
Kız kalk! kız bak yerlerde kurular var
Dünyaysa dönüyor, birileri ama ölüyor
“Bu bıçaklar keskin” derdin
“Bu bıçaklar keskin ve her gün yeni biri doğuyor
Yine biri doğuyor..”
Sularda yüzerken biz, yerlerde kurular var
Silahımı kimlere verdim? İstekler sakin..
Sırlarımı nerelere verdin? Adalet sendin ve
Gülenler yine gülüyor!
Düşenler düşkün..
Buralarda olay buydu
Ve senle bu sondu!
Kuzgun, içinde neler var?
Dünyada üzgün olmaya değer ne var?
Gemilerle kalkardın
Güneşlerle..
Her gün batardın.
Ne yüzün var?
Üzgün bir yaz günü
Dışarı bakardın içinden ..
Dışarı bakardın ..
dışarıda neler var?..
Kuzgun, içinde neler var?
Dünyada üzgün olmaya değer ne var?
Ben işte dün yine yürüyordum sen vardın aklımda
Yürümek değildi bu..
Ben resmen uçuyordum havalarda
Yerlerde kurular var, havaysa durgun..
Evet evet uçuyordum kuşlarla..
Sen şarkılarla dur usul usul
Çünkü gece beni boğar!
~ Yeniler ~
Ben öldüm
Yeter ki yer açılsın yanında yenilerine
Öldüm, bak yerimi bıraktım yarına, yenilerine
Öldüm! Mezarımı gördüm..
Yer açsın eski ölüler hemen yeni ölülerine..
Yeni kalsın yeniler!
Zamanın trapezinde hayat
Görmüş olduğun son yüze bir bak
İçimde her yöne dönüyor
Yenilere yakın, yenilere yavaş!
Zamanın trapezinde hayat
Görmüş olduğun son yüze bir bak
İçimden her gün biraz eriyor
Yenilere yakın, yenilere yavaş!
~ Arjantin ~
Babababa beni vurdular
Ama bir yanım.. bu işe güldü!
Dediler kimse böyle güzel gülmüyor
Neyiniz var?
Sonra her şey tersine döndü
Bir muz kadar ucuz neyiniz var?
Sizi aldık daha neyiniz var?
Uslu dur uslu dur daha çok yeriniz var!
İlk insanlar gibi butları sıyırdılar
Bir kahkaha!
“Muz kadar uçuk Arjantin!”
Babababa beni vurdular
Ama bir yanım.. bu işe güldü!
Dediler kimse böyle güzel gülmüyor
Neyiniz var?
Sonra her şey şuna döndü
Kırmızı benekler gibi çoğaldılar
Duruyorsun ruh gibi, neyiniz var?
Altın ya da gümüş neyiniz var?
Yüce ruhlar gibi bulutları sıyırdılar
Yağmur dindi, güneş!
Vuuu!
Üç el silah atıldı ve üç kız bayıldı..
her yer gemilerle doldu ve yanardağlar sayıldı..
kattılar tozu dumana alınacaklar alındı!

Rüzgara sesleniyorum..
ağaçların gölgeleri altında yüz üstü uzanmış ağlıyorum..
Geçip gitmiş birinin melodisini çaldığım bu gitarda..
Farkına bile varmadığım bir halimi gördüm..
ve Yıldızlar..
bir daha asla görünmeyecek birinin kederiyle düşüyor..
Lütfen gitme, Ne kadar bağırırsan bağır
tek yapacağın bu turuncu çiçeğin yapraklarını yavaşça kımıldatmak olacak..
Yumuşak yüzümde sakladığım
Elimde avucumdaki bütün hatıraları uzaklara gönderiyorum..
Bu çalmayı sürdürdüğüm sonsuz bir veda ..
Bu nazik bir ele tutunan küçük bir çocuğun kalbi..
Alevlenen tekerler onu bırakıp devam ediyor..
Geçip gitmiş birinin kederini çaldığım bu gitarda..
Kalbimin telleri vahşice koparılıyor..
Kederle lekelenmemiş saf beyazın içinde
turuncu çiçek yaprakları yazın gölgesine karışıyor..
Yumuşak yüzüm kaybolmuş olsa da
Uzakları geçeceğim, kırmızı lekeli kumları..
Bu bir vedanın ritmi..
Anılarım içinde damgalanmış, durmadan dönen dünyada
hatıralarda filizlenen bir şey var..
Şu anda bile kımıldayan bu turuncu çiçek yapraklarını
Gün doğumuna gönderiyorum..
Bir keresinde gördüğüm o huzurlu şafak..
Bir kez daha ellerime doluncaya kadar..
lütfen ışığın sönmesine izin verme..
Tekerler dönüyor..
Bir renk olsaydım ben doğanın içinden, suyun akışından, gökyüzünün gözlerinden bir renk..
kim olduğumu söyleyemezdim yine de. Tek bir renk olamazdım kesinlikle.
Her birinden biraz her birine de biraz kir bulaşmış, sonunda belirsiz anlamsız bir kıvama ulaşmış..
bir renk belirsiz..
Ama en çok beyazı, siyahı severdim benliğimde. Çünkü bilinenin aksine onlar renk değildir,
lekedir sadece.
Renkleri renk yapan lekeler..
Ama yine de tam benim olduğum gibi, benim dünyamın renkleri olurlardı
baştan başa..
Ayak basılmamış bembeyaz karlarda küçük siyah bir nokta,
çölde tek başına bir kaktüs,
karanlıktaki minik ufuk çizgisi,
kalbin üstünde bir leke..doğuştan..
baştan başa..
Oysa hep kırmızı olmak isterdim ben. Kırmızı kan, kan kalbin, kalbin hayat demekti benim için.
Öfkenin rengi, kararlılığın simgesi.
Aslında ben hep kıpkırmızı kalbimden sökmek istedim lekelerimi.
Öfkeyle kalkıp yerimden susturmak istedim herkesi ama..
beyaz oldum nedense hep. Sustum, susturuldum..
Kimsenin göremediği siyah lekelerimle ben hep beyazın içinde kayboldum..
Renk cümbüşü içinde binlerce insan çevremde.
Hem onlar gibi hem onlardan uzak
bembeyazlığın içinde bir siyah oldum.
Bütün bunların içinde hep renksiz olan gözyaşı oldum.
İçimde atamadığım bir siyah, bir his..
Herkesten farklı, herkesten uzak olduğum gerçeği..
Dayanılmaz bir boşluk, suskunluktu hep hayatımda..
Renklere aşık büyüdüm ben. Suskunluklar içinde kalemimi buldum.
Lekelerim kanamaya başlayınca da bırakmadım hiç.
Kendime ait olup olmadığını bilmediğim binlerce renkle dans ettim yalnız tualimde.
Sesim durdu da kalemim susmadı içimde.
Boyadım kendi tualimi bir başkasının renkleriyle.
İçimde bulamadıklarımı,
içimden söküp atmak istediklerimi,
üzerime yapışan bu arsız, ruhsuz maskeyi
boyamak istedim.
Ama sonunda olan oldu ya.
Her mavimde bir siyah
lacivert oldu,
her yeşilim beyaz,
her turuncu her sarı mat..
Bomboş sandığım hayatımın tualinde hep bir leke çıkmayan..
Boydan boya bir taraf beyaz..
Bir taraf siyah..